Sayfa 1 Sayfa 2 Sayfa 3 Sayfa 4 Sayfa 5    

KULAK VE İŞİTME

   
Kokleanın boyuna kesiti. Şekilde kokleanın üçlü kanal sistemi ve sarmal yapısı net olarak görülmektedir. Skala vestibuli (3) ile skala timpani (4) arasında yer alan  skala media (2) ve içindeki Corti organına bağlı siniriler, tüm koklea boyunca 'spiral ganglion' (1) adı verilen ganglionlarla kokleadan ayrılırlar. Bu ganglionların uzantıları daha sonra kokleanın orta kısmında (sarı renkle gösterilen) kalın bir sinir lifi demeti olan koklear siniri (işitme sinirini) (6) oluştururlar. Bu sinir, hem kokleadan gelen gelen sese bağlı duyu sinyallerini beyin ve ilişkili merkezlere taşır, hem de koklea aktivitesini düzenlemek üzere merkezi sinir sisteminden gönderilen sinyalleri merkezden kokleaya iletmekle görevli sinir liflerini içeirir.

Kokleanın tepe kısmı 'helikotrema' adını alır ve skala timapani ile skala vestibuli bu kısımda birbirleri ile birleşirler. Skala media ise kapalı bir uç halinde helikotremada sonlanır.

Kokleanın üç boyutlu yapısını daha iyi anlamak için şöyle bir örnek verebiliriz. Birbirleriyle aynı boyda fakat birisinin çapı diğerinden daha geniş iki adet uzun cam tüpümüz olsun. Bu tüplerden ince olanını kalın olanının içine yerleştirdiğimizi ve daha sonra bu iki tüplü sistemi sarmal bir şekilde kendi üzerine katladığımızı düşünelim. Burada ince tüpümüz skala media'yı, kalın tüpümüzün skala media tarafından bölünen alt ve üst kısımları ise sırasıyla skala timapni ve skala vestibuliyi temsil edecektir. En uçta, kalın tüpün içeriği kesintiye uğramazken, ince tüpümüzün ucu burada kapalı şekilde sonlanacaktır.

Skala media, stria vaskülaris denen özel damar ağının aktivitesine bağlı olarak sentezlenip salgılanan, potasyum derişimi oldukça yüksek bir sıvıyla (“endolenf” sıvısı ile) doludur. Skala media ile skala vestibuli’yi ‘Reissner zarı’ ayırır. Skala timpani ile skala media’yı ise “baziler zar” ayırır. Skala timpani ve skala vestibüli,  perilenf sıvısı ile doludur. Endolenf ve perilenf sıvıları birbirlerine karışmaz.

İç kulaktaki koklea kanal sisteminin enine kesitini sembolize eden şematik çizim. Üç adet skala ve ortasındaki Corti organı ile, buradaki reseptör hücrelere bağlı sinirler gösterilmiştir.

Baziler zar oldukça kompleks bir yapıdır ve üzerinde “Corti organı”nı taşır. Corti organı baziler membranın skala media yüzünde yer alan, duyu (tüy) ve destek hücrelerinden oluşan reseptör organıdır. Corti organındaki tüy hücreleri üst kısımlarından ‘tektoryal zar’ denilen bir yapı ile ilişki içindedir.

SESİN KOKLEAYA GELİŞİ VE BAZİLER ZARDAKİ DEĞİŞİMLER

Stapes (üzengi) kemiğinin tabanı, kokleanın tabanında bulunan ve kokleanın girişini oluşturan ‘yuvarlak pencere’ ile temas halindedir. Stapes tabanının oval pencereye doğru hareketi perilenf sıvısını skala vestibuli boyunca hareket ettirir. Bu hareket helikotremadan skala timpaniye geçerek oval pencerenin alt kısmında bulunan yuvarlak pencereyi dışarı doğru iter. Perilenfin bu hareketi hem endolenfin hem de baziler membranın titreşmesine neden olur.Baziler zar, skala mediayı scala timpani’den ayıran fibröz bir membrandır. Helikotremaya doğru gittikçe genişleyen bir yapıya sahip olan membran 20.000-30.000 kadar baziler lif içerir. Bu lifler membranın başlarında kısa ve kalın iken kokleanın tepesine doğru gittikçe boyları uzar ve çapları küçülür. Bu nedenle baziler membran oval pencere yakınında dar ve sert iken apikal uçta daha geniş ve esnektir. Zardaki bu değişkenlik ile gelen sesin frekansına göre baziler zarın farklı pozisyonlarda titreşmesi sağlanır. Her maddenin, bileşimine bağlı olarak belli bir doğal frekansı olduğuna göz önüne alırsak, baziler zarın dar ve sert olan baş kısmının doğal frekansı, daha geniş ve esnek olan apikal ucun doğal frekensından yüksektir. Dolayısıyla her bir ses frekansı baziler zarın özel bir bölgesini diğerlerine göre daha fazla titreştirir ve titreşimin miktarı da gelen dalganın genliği (şiddeti) ile orantılıdır.Yüksek frekanslı bir ses dalgası, zarın doğal frekansının yüksek olduğu ilk kısımlarında rezonans oluşturup en yüksek düzeyde titreşime neden olurken; düşük frekanslı sesler de zarın, doğal frekansı düşük olan son (helikotrema) kısmında en fazla titreşimi oluştururlar.  Bu mekanik ses ayarı sonucunda kokleanın baş kısmındaki tüy hücreleri ve dolayısıyla sinaps yaptıkları nöronlar yüksek dalga boylu seslerde daha çok uyarılırken; düşük frekanslı seslerde bunun tam tersi söz konusudur. Kısacası, işitilen selerin frekans analizi ilk olarak kokleada, baziler zar sayesinde gerçekleştirilir. Bu gün, hızlı bilgisayarlarımızla ancak gerçekleştirebildiğimiz frekans analizleri, milyonlarca yıldır baziler zarlar tarafından oldukça kolaylıklar yapılıp durmaktadır!Farklı ses frekanslarının belirlenmesi için sinir sistemi tarafından kullanılan ana yöntem baziler zar üzerinde en fazla uyarılan konumların saptanmasıdır. Bu olaya ses frekansının saptanması için kullanılan “yer ilkesi” adı verilir.